31 Ağustos 2009 Pazartesi

Jens Lekman - Night Falls Over Kortedala


Bu albümü 2 hafta önce yükledim rapid kardeşe. Jens'ciğim hakkında uzun uzun yazarım diye düşünüyordum yüklerkene, fakat gün bugün oldu, aklımda zerre bir şey yok. Oysaki bu hafta Alexander Skarsgard nam-ı diğer Erik'in (Bkz/Izyz. True Blood) poposunu görmüş, memleketlerine olan aşkım on bin kat daha artmıştı. Neydi o be... Farkındayım, postun konusu ile içeriği alakasız ama... İzleyin ya, en azından o kısmı. Zaten ondan sonra bölümün geri kalanına konsantre olamıyorsunuz. Yeni gelinler gibi görünüyorum muhtemelen bulunduğunuz yerden ama söz konusu Erik poposu, anlayışlı olun lütfen. Tamam, sustum. Ya, bir şey diyeceğim ve cidden bu konuyu kapatacağım. Jens Lekman Gothenburg doğumlu. Anladınız siz. Hehe.

Jens Lekman, İsveç'te Ikea'dan sonra ikinci gelen bir isim olarak nitelendiriliyor (Ikea bir isim değil, biliyoruz ama tüzel kişiliği var; ondan öyle şey ettim. Tüzel kişilik dedim de ders çalışmam lazım ya benim). Öyle güzel bir sesi var ki, sabah açtığınızda ve müziğine daldığınızda kuşların saçlarınızı ördüğü hissine kapılabilirsiniz. Müziği için tatlı, aptal mutlu ve samimi sıfatları geliyor aklıma ilk olarak. Bunlar da en çok da bu albümde hissediliyor. Aslında sadece 2 albümü var. Gerçi diğer albümüne albüm de diyemiyorum, çünkü EP'lerini toplamış orada çoğunlukla. Anlayacağınız üzere genelde EP çıkarıyor. Sanırım plak şirketlerine yaklaşımı ile alakalı ya da başka bir sebebi var ve ben kıçımdan uydurdum bunu. Albüm harika ya, tıpkı Erik poposu gibi. Sipping on The Sweet Nectar (Ayy!), The Opposite Of Hallelujah, I'm Leaving You Because I Don't Love You, Shirin, Friday Night In The Drive-In Bingo favorilerim. Lan... Hepsini seviyorum aslında. Bunlar referans olsun bari, üşenmedim hepsini yazdım teker teker sonuçta.

Bu arada bu yaz Jens'ciğim domuz gribine yakalandı. Neyse ki şu anda turp gibi ve Avustralya'da ikamet etmekte. Kendisi ülkemize gelmişti daha önce ama kaçırdım tüh diyorsanız ve kesenin ağzını biraz açmaya razıysanız düğününüzde şarkı söylesin diye getirtebilirsiniz(Eğer öyle bir şey yaparsınız, fikir anası olarak düğününüze davet edin beni n'olur!). Evlenme, yavrulama hayallerimin arasında değil ama sırf bu yüzden babamı kandırıp sahte bir evlilik organize etmeyi düşünmüyor değilim blogunda bununla alakalı yazıyı okuduğumdan beri. Var mı aday?

Download link: rapidshare

1. And I Remember Every Kiss
2. Sipping on the Sweet Nectar
3. The Opposite of Hallelujah
4. A Postcard to Nina
5. Into Eternity
6. I'm Leaving You Because I Don't Love You
7. If I Could Cry (It Would Feel Like This)
8. Your Arms Around Me
9. Shirin
10. It Was a Strange Time in My Life
11. Kanske Är Jag Kär I Dig
12. Friday Night at the Drive-In Bingo

22 Ağustos 2009 Cumartesi

Joan Jett - Love Hurts

Anı denen şey David Lynch filmi gibi birşey.. izledikten sonra idrak edemediğiniz şeyleri, zaman içinde, durup dururken hatta hiç olmadık yerlerde anlarsınız.. Bir tetikleyici mi gerekir yoksa beynin harmanlama süresiyle mi ilgilidir bilemiyorum.. Bu gece aklımda iki ayrı anı var.. Birini yeni idrak ediyorum..

Herkes bilmez gerçi, ama sevgililer günü denen zımbırtıya karşı yaklaşımım soğuktur.. Bunu prim yapmak için söylemiyorum, beni tanıyanlara sorun diyemeyeceğim de.. sormayın.. inanmayın da.. Siz bilirsiniz.. ama mevzu bahis anılarımdan biri 89 yılı sevgililer gününe denk geliyor..

Annem elinde 2 paketle salona girdi ve "sevgililer günün kutlu olsun" diyerek birini babamın önüne koydu.. ikinci paketi de, "senin de sevgililer günün kutlu olsun bebeğim" diyerek ve sağ kaşımın kenarına bir öpücük kondurarak benim önüme koydu.. o zamanlar televizyonda trt 2'de rock saati ya da benzeri bir program vardı ve ben ağzım açık onun karşısından ayrılmazdım.. gözümü de kolay kolay ayırmazdım ondan.. ama bu olay beklemediğim birşey olduğundan herşeyi unutup anneme baktım (ağzım hali hazırda zaten açıktı).. "sevgililer günü denen şey iki sevgili arasında kutlanmaz mı?"

Annem gülümsedi ve "sevgililer gününü kutlamak için birinin sevgilisi olman gerekmez.. aşk sadece iki kişinin sevgili olması demek değildir.. baban benim aşkım.. ama sen ve ablan da benim aşklarımsınız.. aşk çok yönlüdür.. sevgili demek çok sevilen demektir.. sen de benim çok sevdiğimsin ve sana hediye almak istedim.. bir şekilde çok sevdiğim olarak varlığına teşekkür etmek istedim" (o zamanlar 7 yaşında olduğumu ve prospektüs boyutlarında açıklamalara ihtiyaç duyduğumu unutmayın.. annem de bir ilkokul öğretmeniydi..) aşk konusundaki inancımı (evet bir inanç bu) o gün kazandım.. o sırada çalan Joan Jett'in Love Hurts'ünün seneler sonra farklı bir anlam kazanacağını düşünemezdim tabii.. ama annemin de dediği gibi.. love is not just for the ones you called lover..

sonra seneler geçti.. beni bilenler benim hayatıma, tamam abartmadan söylersem müzikteki zevkime en önemli etkinin babam tarafından geldiğini bilir.. küçüklüğümde pikaptan plak dinleme şansına sahip bir çocuktum.. Deep Purple, The Doors, Pink Floyd gibi efsanelerle babam sayesinde tanıştım.. Hep onların konserlerini hayal ettim büyüme çağımda.. Ama hepsinin birer ütopya olduğunu düşünürdüm.. Sonuçta Jim Morrison sizlere ömürdü.. David Gilmore Pink Floyd'dan ayrılmıştı.. Deep Purple ise.. eh.. konser mi? Türkiye'de mi? (daha sonra bu tükürdüğümü yaladım evet..)

2006 yılı baharında Roger Waters'ın Türkiye'de konser vereceğini duymamla, Deep Purple konserini kaçırmış olan bünyem bir anda değişime uğradı.. çiçek açmak nedir anladım.. o dönemler Nokia 2200 bir telefonum vardı ve pili inanılmaz sorun çıkartıyordu.. Birçoğumuz tamamen dolu görünen şarjına rağmen bir anda kapanan telefonlara maruz kalmışızdır.. İşte öyleydi onun da durumu.. Şimdi, bizim ailede herkesin bir PF şarkısı vardır.. Mesela benim şarkım "Comfortably Numb"dır.. babamın Wish You Were Here, ablamın (şaşırtıcı bir biçimde PF sever!) High Hopes, annemin ise Mother..

Konser alanına girmemle, tam dolu bir pile sahip olduğunu iddia eden telefonumun kapanması bir oldu.. Halbuki evdeki herkes kendi şarkısı sırasında ilgili kişiyi aramam konusunda benden söz almıştı.. Konserin ikinci şarkısı Mother'dı.. "bir ihtimal?!" diyerek telefonu açtım, açıldı! annemi aradım, kapanmadı! "anne dinle" dedim, şarkıyı dinlettim, "anne duydun mu?" diye sordum, titreyen sesiyle "duydum canım" diyeceği kadar telefonum dayandı! inanılmazdı.. (benzer birşey wish you were here'da da başıma babamla geldi ve ben mucizelerin olabileceğini düşünmeye başladım).. Konser bitti, Roger amca sahneden çekildi.. Kalabalık dağılmadı.. bütün istediğim şarkılar çalınmışken benim şarkımın çalınmaması haksızlıktı ve tabii ki ayrılmayacaktım o alandan.. sonra Roger amca tekrar geldi.. konseri Comfortably Numb ile kapattığında ben ağladığımın farkında değildim.. Eve yürüyerek döndüm, sanki bir balonun içindeymiş gibi.. eve geldiğimde annem açtı kapıyı.. "nasıldı" sorusuna "mother, did it need to be so high?" diye cevap verdim.. yüzündeki gülümsemeye "anladım, gel buraya" diyerek sarılması eşlik ettiğinde cennetin gerçek olabileceğini de düşünmeye başladım..

şimdi aynı soruyu farklı bir şekilde soruyorum.. ağzımda acı bir tatla.. biraz daha farklı bir şekilde..

love hurts.. well mother.. did you need to be so gone??

Joan Jett & The Heartbreakers - Love Hurts
Roger Waters & Sinead O'Conner - Mother (Live)

Imogen Heap - Ellipse

"imogen heap sızmış desem?"

eve atılan depar.. koşarken mesaj yazmak zormuş..

"link hazır bekliyor çoktan. ohooo.." geldim ben.. aldım.. sana sebiyoru (bunu duymayı sevmeyen birisine yazarsan için içini yer işte)..

"webrip" kayıt o kadar kötü değil ama.. hatta hiç kötü değil.. (told you) biliyorum, biliyorum.. haklısın tabii ki..

tidal çok ilginç olmuş.. "earth, little bird, aha" little bird dikkat çekici evet, earth'ü bir daha dinlemem gerek.. aha'yı ise dinlemedim henüz.. ama tidal şık olmuş.. cidden.. keman var.. zaafım olmasını sevmiyorum..

"2-1i sevebilirsin gibime geliyo" bu kadar kolay okunabilir/tanınabilir/tahmin edilebilir olmaktan nefret ediyorum.. ohaaaaa.. sevdim.. (senlik bir şarkı) offf.. things are not always how they seem..

bloga birşeyi eklemem iyi olur diye düşünülmüştü.. değişen düşünceler.. "bunu yükle asıl sen"

kişiselleşme içselleşmesinden sonra doğru dürüst birşeyler yazmam lazım.. imogen'dan başla..

angry angel, come here boy, the moment i said it, sweet religion, clear the area, closing in gibi birbirinden muhteşem şarkıların üzerinden 4 sene geçtikten sonra, Chris Corner'ın solo projesi IAMX'in son albümü Kingdom of Welcome Addiction'da yer alan My Secret Friend'deki düet hadisesiyle sürpriz yapmış, aynı sürprizi 9 Mayıs'taki IAMX İstanbul konserinde sahneye çıkışıyla gerçekleştirmesi çocukca bir saflıkla beklenmiş cennetten düşme hatun kişi, bol yaylı kullanılmış şarkılarla ve nevi şahsına münhasır sesiyle (en azından benim için) 2009'un en güzel albümlerinin arasında yer almış durumda..

yazıyı yazmadan önce albümü birkaç kere dinlemem gerektiğini düşünüyordum ama 2-1'i dinlediğim anda daha fazla bekleyemeyeceğime kanaat getirip başladım yazmaya..

albümden ilk sızan single First Train Home, albümün başlangıcına oturtulmuş.. albüm beklentimi etkilememesi için single'ı hiç dinlemedim itiraf ediyorum.. hatta Mire'ın girdisini bile okumadım başlığı görünce.. şimdi okudum, ama ben şarkıyı beğendim.. tamam yine de albümde ondan daha dikkat çekici şarkılar var.. Benim favorim (tahmin edileceği üzere) 2-1.. akabinde Tidal, Aha! (evet çok cici bir şarkı.. üstelik Danny Elfman tadı aldım ben, sanki bir Burton filmi izliyormuşcasına.. ), Little Bird.. Şu an albümü ikinci defa dinliyorum.. dinledikçe diğer şarkılarda da birşeyler bulma ihtimalim var.. Ah ve The Fire'ın başındaki piyano.. Aslında albümden şarkı seçmek, adını anmadığım şarkılara haksızlık olacak.. ya da ben abartıp her şarkı hakkında birşeyler yazacağım ve bu yazı gereksiz yere uzayıp gidecek.. gaza mı geldim? kesinlikle.. o yüzden, seni daha fazla sıkmadan sevgili okur, linki verip köşeme çekiliyorum.. ama unutma: things are not always how they seem.. hatta you're not golden and i'm getting tired.. (2-1 ve earth'ten alıntı)

Imogen'in da dediği gibi; For those who just can't wait it out

Download Link: Rapidshare

19 Ağustos 2009 Çarşamba

Kings Of Convenience feat. Feist - Know-How




What is there to know?
All this is what it is
You and me alone
Sheer simplicity

Download Link: rapidshare

18 Ağustos 2009 Salı

Mute Math - Armistice

Kendi adlarını taşıyan debut albümleri sonrası Mute Math tekrar piyasada. İki albüm arası Twilight denilen zırvalığın soundtrack'ine şarkı vermeleriyle bir süre gözümden düşen grup, bu geri dönüş albümüyle kalbimi tekrar çalmış durumda. Alternatif Rock'ı daha bir alternatifleştiren namelerle süslü albüm bu sene duyduğum en iyi 5 albümden biri. Bugün piyasaya çıkmasının ve pre-order'ımın artık order'a geçmesi şerefine postlayayım dedim. Yanında yıldız olan şarkılara dikkat :)

  1. "The Nerve" – 2:57
  2. "Backfire" – 3:21
  3. "Clipping" – 4:05 **
  4. "Spotlight" – 3:20
  5. "No Response" – 4:01 **
  6. "Pins and Needles" – 4:05 **
  7. "Goodbye" – 4:09 **
  8. "Odds" – 3:00
  9. "Electrify" – 3:48
  10. "Armistice" – 3:53
  11. "Lost Year" – 3:31
  12. "Burden" – 9:10 **
  13. "Clockwork" 4:44
  14. "Valium" – 4:27
  15. "Armistice" (2nd Line Version) – 3:37 **
Edit: Şimdi ekşide girip okuyayım dedim de, ilk entry demiş ki "vokalde biraz sting hissiyati yasatan new orleans'li genc grup.." harbi lan !! Sting resmen bu (sadece daha iyisi :P). Neyse ilgi görürse debut albümlerini de yükleriz, o da enfestir, "All Time Favorites" listemde bulunan "You Are Mine"a ev sahipliği eder.

Download: Rapidshare

17 Ağustos 2009 Pazartesi

Moonbootica feat. IAMX - Pretty Little Angel



Pretty little angel
Can we play your game?
I will be gentle
I will move to your pace
Show me the reaction
Come home with me
Oh give me some attention
I was made for you and built to please.


Download link: rapidshare

Perry Blake - California



Biliyor musun diye sormama gerek yok, komik olur. Beni bilmesen de hayatımın bir kesitinde acı çektiğimi bilirsin. Kendimden bahsedecek olursam varlığından haberdar olmadığım birisinin şu an acı içinde olduğunu çok iyi biliyorum. Bakma bana öyle, yalvarırım. Kalkmıyor kaşlarım yukarı, yemin ederim. Ukalalığımı başka şeylere saklıyorum; pişeceğim şeyler için. Pişmedim hala ben ama yeterli kıvama gelmeme yardımcı olması için bir çok püf noktası buldum ve ben sana onlardan biri sunuyorum. Kim bilir, kaynama noktasından başka ortak noktalar buluruz seninle belki de. Kim bilir, değil mi?

Download link: rapidshare

13 Ağustos 2009 Perşembe

Simian Mobile Disco - Temporary Pleasure


2007 yılında ne güzel bir albüm çıkarmıştın sen, SMD. Seni her dinlediğimizde oturmak haram oluyordu bize. Gerek I Believe, gerek Hustler, gerekse I Got This Down parçaların sıcak yaz gecelerine ilaç gibiydi, daha buna doymadan yeni albüm diye insanları çığırtacak derecedeydi.

Dün akşam sızdı internete yeni albümün, SMD. Gördüğümde kanepede uzanıyordum. Koskocaman DL linkini gördüğümde tek başıma vücudumla Meksika dalgası yaptım yemin billa; o derece heyecanlandırdın beni. Gerçi önceden albümün 6 parçasına ulaşmıştım kıçımı yırta yırta ama senden çıkacak her şey bünyemde böyle etkiler bırakıyordu (Tamam, biraz abartıyorum.)

Gruff Rhys'i çok sevdiğimi sanki biliyormuşsun gibi açılış parçası olarak onun seslendirdiği Cream Dream'i seçmişsin SMD; çok mutlu oldum. Söyleyen muhteşem, parçanın adı lezizden öte ama ı ıh, ısınamadım bir türlü. Her parça için bir şey demeyeceğim SMD, Rhys benim için özeldir; senin geçemediğin kıyağı ben geçeyim dedim (Öff!)

Audacity of Huge, Cruel Intentions, Bad Blood, Turn Up The Dial parçalarını pek sevdim SMD. Diğerlerine gelince, bazılarını alıştıktan sonra severim, diğerlerini hiç sevmem sanırım. Albümü sevdim ya da sevmedim demeyeceğim. Kafam karışık hehe.

Bu arada diğer albümünün linkini de postalıyorum SMD. Senden de razı olsun...

Temporary Pleasure: rapidshare
Attack Decay Sustain Release (2007): rapidshare

1) Cream Dream (featuring Gruff Rhys)
2) Audacity of Huge (featuring Chris Keating)
3) 10000 Horses Can't Be Wrong
4) Cruel Intentions (featuring Beth Ditto)
5) Off The Map (featuring Jamie Lidell)
6) Synthesise
7) Bad Blood (featuring Alexis Taylor)
8) Turn Up The Dial (featuring Young Fathers)
9) Ambulance
10) Pinball (featuring Telepathe)

9 Ağustos 2009 Pazar

Dolores O'Riordan - No Baggage


Hayatımda daha önce hiç yapmadığım birşey yaptım ve daha ilk şarkının ilk notalarını duyduğum anda albümü zipleyip rapidshare yollarına attım.. Bunun birkaç sebebi olabilir diye düşünüyorum.. Öncelikli sebep, beni ilk notadan vurmayı başarabilen çok çok az albüm olması.. Bu olduğunda ise o albümün ne kadar güçlü olabileceği yönünde tecrübe edinmişliğim var.. İkinci sebep, Dolores'in gerek The Cranberries dönemlerinden gerekse solo kariyerinden ne derece başarılı biri olduğunun bilincinde olmam..

Herkesin bildiği üzere O'Riordan'ın kendine has bir vokal tarzı ve eşsiz sayılabilecek, güçlü bir sesi var.. Evet buraya kadar yazdıklarımdan, ona karşı derin duygular beslemekte olduğumu anlamak güç değil.. Herşeyden önce, geçmiş hayatımda ana vatanım olduğuna inandığım bir yerden, İrlanda'dan çıkan bir isim.. Müzikal yeteneğinin dışında, bir anne.. (Anne kavramı nedeniyle ablama bile anlayışla yaklaşabilmekteyim, bu kavram o kadar etkili benim üzerimde..)..

2007 yılında çıkarttığı ilk stüdyo albümü Are You Listening? ardından, 2 senelik bir aradan sonra No Baggage adını taşıyan çok başarılı bir albümle yeniden karşımıza çıkıyor Dolores.. İlk albümden kesinlikle kat kat daha güçlü, daha olgun, daha başarılı bir albüm.. Zihinsel, duygusal ve müzikal açılardan kendini yenilemiş, geçmişi ve geleceği ile yüzleşmiş, bir anlamda evriminin belirli bir sınırını geçmiş bir hatunkişi olarak sevenleriyle buluşuyor bu albümde.. Hala "I need the strenght to carry on" gibi cümlelerle karşılaşmak mümkün olsa da, o cümleleri sarfettiği esnada bile bunu içinde bir miktar ironiyle, bir miktar alayla söylemekte olduğu, çünkü aslında yeteri derece güçlendiği hissediliyor..

Albüm, Switch Off The Moment ve Skeleton gibi iki güçlü parçayla açılıyor.. Stupid, Be Careful, Lunatic albümün ağır toplarından.. Özellikle Lunatic'teki dalgalanmalar oldukça başarılı.. Throw Your Arms Around Me de gözden kaçmamalı..
  1. Switch Off The Moment
  2. Skeleton
  3. It's You
  4. The Journey
  5. Stupid
  6. Be Careful
  7. Apple Of My Eye
  8. Throw Your Arms Around Me
  9. Fly Through
  10. Lunatic
  11. Tranquilizer
Download Link: Rapidshare

7 Ağustos 2009 Cuma

jj - jj n° 2



Sarışın sevmem, soğuktan nefret ederim ama neden hayallerimin ülkesi İsveç? Tabii ki müzik yüzünden; müzik beni bu hale getirdi. Yeni bir grup keşfediyorum, menşesi neymiş diye bakıyorum, karşıma %70 İsveç çıkıyor. Diyorum bu tesadüf değil; birbirimiz için yaratılmışız. Sonra aynaya bakıyorum, şüpheye düşüyorum. Ondan sonra yine bir grup buluyorum, yine İsveç çıkıyor, yine aynı sözleri sarfediyorum, yine aynaya bakıyorum, Hakan Kurşun'un dediği gibi dönüp duruyoruz. İşte bu kısır döngünün son ayağı jj.

jj hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Gizemli adam(lar). Grup mu, solo proje mi, bu bile muamma. Sincerely Yours firmasından çıkma ve İsveçli bir grup oldukları biliniyor, başka da bir şey bilinmiyor. Bir ben böyle gizemli olamadım valla. Yakından çıkar yeni bilgiler elbet. Gerçi öğrendiğimde başım göğe mi erecek, bilmiyorum. Ama güzel albüm yapmışlar ya, insan merak ediyor.

Tür olarak türlü spekülasyonlar var. Last.fm'de, sağda solda görebilirsiniz. Ben en çok dream pop'u yakıştırdım kendilerine hafif elektronik sosa bulanmış. Birazcık Beach House'a benzettiğim için de olabilir tabii bu. Albümde favorilerim Things Will Never Be The Same Again, Ecstasy ve My Hopes and Dreams.

Download link: rapidshare

1 Things Will Be Never The Same Again
2 From Africa To Malaga
3 Ecstasy
4 Are You Still In Valida?
5 My Love
6 Intermezzo
7 My Hopes and Dreams
8 Masterplan
9 Me & Dean

1 Ağustos 2009 Cumartesi

Jace Everett - Bad Things

Tv tarihinin kanımca Twin Peaks, Riget (The Kingdom) ve Lost'dan sonra gördüğü en iyi işlerden olan biri True Blood'u duydunuz mu? Six Feet Under'ın yapımcısı Alan Ball'ın "bebelere Twilight, büyüklere True Blood" şeklinde özetleyebileceğimiz yeni dizisinin seyirciye geçtiği en büyük kıyak Jace Everett adlı şahsı muhteremin leziz şarkısı "Bad Things"le süslü olağanüstü jeneriğidir. Diziye başladığımdan beri her bölümde bağırarak eşlik ettiğim bu şarkıyı paylaşmazsam olmazdı. Sonuçta diziyi beğenmeyip yiğidi öldürenler bile jeneriğin ve şarkının ne kadar iyi olduğu konusunda hak veriyorlar.

Efsanevi True Blood jeneriği ve şarkının bir nevi preview'i için youtube
Jace Everett - Bad Things'in mp3ü için rapidshare

Hadi afiyet olsun :)